Ortak Projelerimiz

 



Anka Gençlik Derneği, Buldan Vakfı Ve Topluma Destek Derneği Anna Lindh Vakfı Sanal Maratonuna

 “#Medya Biziz” Projesi Ile Katılıyor

Dünya Sağlık Örgütü 26 Mart 2021’de medya ve araçlarının artık özellikle 16-30 yaş arasındaki gençler arasında küresel krizlere sebep olduğunu ve gençler üzerindeki olumsuz etkilerini duyurdu. Covid-19 medya ve araçlarının kullanımını artırmış, dijital güvenliği zedelerken, sahte haberler, dezenformasyon, siber zorbalık gibi daha birçok zorluğu da beraberinde getirmiştir. Ayrıca, Avrupa Konseyi’nin sağlık krizinin ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü üzerindeki etkisine ilişkin makalesine dayanarak, insanlar medya kanallarında dezenformasyon ve yalan haberler ile medya özgürlüğünü kaybetmeye başladı ve haber kanallarına olan güven kaybolmaya başladı. Türkiye dahil pek çok ülkede konuşma özgürlüğü Covid-19 döneminde olumsuz etkilendi, ve bu etki hala devam etmekte. Buna ek olarak, Yeşilay Covid-19’un fırsatlara ek olarak birçok zorluğu beraberinde getirdiğini duyurdu; medyanın ve araçlarının bilinçsiz kullanımı nedeniyle, Türk gençliğinin teknoloji bağımlılığı giderek artmaya başlamıştır. Medyanın bilinçsiz bir şekilde takip edilmesi nedeniyle insanlar dezenformasyona uğrarken, medyaya karşı önyargılı yaklaşımlar medya kanallarını tehdit etmektedir. Bu nedenle, #Medya Biziz projemizde planladığımız faaliyetlerle, özellikle Türkiye’de gençlerin medyaya karşı yönelimlerini inceleyerek medya ile ilgili zorlukları ele almak istiyoruz.

Projemizin ana temaları:

-Gençlik

-Medya

-Covid-19′ ve Sivil Toplum, olarak belirlenmiştir. 

Faaliyetlerimiz, Anka Gençlik Derneği’nin Facebook sayfasında canlı yayınlanacak olan 3 çevrimiçi interaktif panelden oluşacaktır. Panellerimizde alanında uzman kişiler, genç liderler ve sektörle yakından bağlantılı kurum ve kuruluşlar konuşmacı olarak yer alacak; dinleyicilerimiz aktif bir şekilde sorularını yöneltebilecektir.

Panellerimiz birer hafta aralıklarla gerçekleştirilecek olup yaklaşık 1.30 saat sürecektir. 

Panel #1 Medya Okuryazarlığı, Erişilebilirlik ve Araçlar, 05 Haziran 2021, Saat 20.00 :

Medya okuryazarlığının ne olduğunu, Türkiye’deki gençler arasında medya okuryazarlığının durumunu, olası problemleri ve bu problemlerin çözüm yollarını ele alacak, aynı zamanda medyanın erişilebilirliği, doğru bilgi, covid-19 döneminde medya özgürlüğü ve toplumun karşılaştığı zorlukları ele alacaktır. 

Panel #2 Sosyal Medya, 12 Haziran 2021, Saat 20.00:

Gelişen sosyal medyayı ve sosyal medyanın Türkiye’deki gençlerin davranışları üzerindeki etkilerini ele alacaktır.

Panel #3 Medyadaki Tehditler, 19 Haziran 2021, Saat 20.00:

Medyadaki olası tehditleri ve dezenformasyonu, ayrıca medyanın sağlık üzerindeki etkilerini özellikle gençler açısından ele alacaktır.

#Medya Biziz projemizin, gençleri ve Türk toplumunu, medyayı doğru ve kendi yararları için kullanma yöntemleri hakkında doğru bilgi sağlayacak şekilde yönlendirmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, STK’lar arasındaki ulusal işbirliğini güçlendirirken paydaşlara ulaşılacak ve medyanın zorluklarına olası çözümler toplanacaktır. Ulusal farkındalık yaratılırken, medya okuryazarlığı katılımcılara/dinleyicilere doğru bir şekilde anlatılacaktır. Ayrıca, paneller fikirler için açık bir alan oluşturmaya yardımcı olacak, özgürce tartışmaya ve izleyiciyi özgürce bilgilendirmeye yardımcı olacaktır. Çevrimiçi yayın sistemi, izleyicinin sorularını aynı anda konuşmacılara yöneltmesine olanak tanıyacak; bu nedenle herkes için kapsayıcı bir ortam sağlanacaktır. Konsorsiyum ayrıca projenin görünürlüğünü artırmak ve farklı bölgelerden daha fazla gence ulaşmak için Türkiye’nin 3 farklı bölgesinden Marmara, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinden 3 farklı kurumun ortaklığı ile oluşturulmuştur. Konsorsiyum üyeleri Anka Gençlik Derneği (Ankara) koordinatörülüğünde, Buldan Vakfı (Denizli) ve Topluma Destek Derneği (Çanakkale) ortaklığında kurulmuştur.

Projemizin ilk hazırlık toplantısını 18 Mayıs 2021’de tüm ortak kuruluşlarımızın katılımıyla gerçekleştirdik. Yakında projemiz ile ilgili aktivitelerimizin paylaşımlarına başlayacağız.

#ankayouthngo #webringtheworldtogether #annalindhfoundation #alfvirtualmarathon #MedyaBiziz #WeTheMedia #buldanvakfı #toplumadestekderneği

#MedyaBiziz Projemizin İlk Canlı Paneli Anka Gençlik Derneği Facebook Sayfasında Gerçekleştirildi.

 

MedyaBiziz Projemizin İlk Canlı Paneli Anka Gençlik Derneği Facebook Sayfasında Gerçekleştirildi.

İlk Panelimizde Medya Okuryazarlığı, Erişilebilirlik ve Araçlar ile ilgili 3 değerli konuşmacımız bizlerle bilgi ve deneyimlerini paylaştılar.

Gökhan Barışkan – Takipçilerin ve sosyal media hesapların önemini vurguluyor. Medya artık eski tip haber kanallarına değil sosyal medyaya ve bizlere ait olduğunu belirtti. Elon Musk’ın kripto para örneği.

Infodemi – Aşırı ve asılsız ve bilgi salgını. Toplumu kaosa sürükler. Özellikle Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerde birçok sıkıntıya yol açtı çünkü insanlar haber kaynağını sorgulamak yerine körü körüne inanarak bu tarz haber ve videolarını arkadaşlarıyla paylaşmaya devam etti. Infodemi’ye karşı herkesin alması gereken en önemli tedbir, haberlerin doğruluğuna emin olmadan paylaşmamak.

Türkiye’de Dünya’daki diğer ülkeler gibi bazı kurum ve siteler, haberlerin doğruluğunu teyit etmek için kullanılıyor. Bu tarz sitelere yeterince önem ve değer vermeliyiz. Türkiye’deki trendlerin %47’sinin sahte hesaplar tarafından çıkarıldığını kanıtlandı.

Google Trends gibi uluslararası kullanılan araçları kullanabiliriz. Google Alerts uygulaması ile herhangi bir konuda herhangi anahtar kelime hakkında en güncel haberleri alabilirsiniz.

Zehra Güngör – 40 yıllık iletişimci ve 20 yıllık gazeteci konuşmacımız, gençlere medya okuryazarlığı konusunda ışık tuttu. Günlük hayatta gazete, televizyon ve dijital medyada, haberleri anlamamız için doğru okumak en önemli fonksiyondur. Medya sadece alfabeden ibaret değildir. Moral ve insanî değerler de medya okuryazarlığı için gerekli kavramlardır. Medya okuryazarlığı, 1980’li yıllarda medyanın çocuk ve gençlere olumsuz etkilerinden ötürü ortaya çıkan bir öğreti. Okuma alışkanlığının geliştirilmesi, çok önemlidir.

Akıl, mantık, entelektüel birikim ve sağduyu, medya okuryazarlığı için önemli kavramlardır. Bilinçli ve duyarlı her vatandaşın iyi bir medya okuryazarı olması gerekmektedir.

Bilgi, sağduyu, vicdan ve kaliteli iletişim, doğru bir okuryazar için olmazsa olmaz gerekliliklerdendir. Haber kaynaklarının arkasında kimlerin olduğunu, bu haberlerin amaçlarını sorgulamak gerekmektedir. İtibarınız varsa zaten aranan medyasınız. Medya okuryazarlığının en önemli destekçisi sivil hareketlerdir. Doğru ve tarafsız medya için insanların sorgulaması şarttır. Sivil toplum örgütleri, kamu ve yönetimin dışındaki gönüllü organizasyonlar, medyanın üzerinde baskı sahibi olmalı ve demokratik hak aramalıdır. Çevre, kadın, genç ve doğa gibi konular hakkında ortak hareket etmeliler. Marmara Denizinin yüz yüze geldiği bu sorunla ilgilenmek hepimizin vatandaşlık borcu. Okullarımızda medya okuryazarlığı eğitiminin çok daha erken başlaması gerekmektedir.

Gürkan Özturan – Habercilik kavramını George Orwell’in tanımıyla bizlere sundu. İnternet özgürlüğü istatistiğinde Türkiye 100 ülke arasından 35. Ülke ve özgür olmayan ülkeler listesinde. Öte yandan da Türkiye’de dijital haberciliğin varlığı son 5 yılda büyük ölçüde yaygınlaştı. En çok kullanılan sosyal medya uygulamaları arasında Türkiye’de en çok kullanılan uygulamalar sırasıyla Facebook, YouTube ve Instagram’dır. Kişisel verilerimizin güvenliğinin önemini bizlere bir kez daha vurguladı.

Medyanın bir kişinin, kurumun ya da topluluğun elinde olması çok tehlikelidir. Bu durumda, yeni nesil doğru habere nasıl ulaşabileceğini bilemeyecek bir şekilde gelecektir. Toplumun kendi içerisinden çıkarabilecekleri haber dinamiklerinin yok olacağı da bu durumda kaçınılmaz bir gerçek olur. Kasıt olmasa bile yanlış bilgiyi insanlara sunan gazeteciler, medya etiğini çiğnemektedir. Bağımsız bir medya için eğitim şart. Mümkün olduğunca ekonomik olarak doğru haber kanallarına destekte bulunabilir ve mutlaka her haber kaynağını sorgulayıp objektif olabilirsiniz.

#Medya Biziz projemizin, gençleri ve Türk toplumunu, medyayı doğru ve kendi yararları için kullanma yöntemleri hakkında doğru bilgi sağlayacak şekilde yönlendirmesi hedeflenmektedir. Ayrıca, STK’lar arasındaki ulusal işbirliğini güçlendirirken paydaşlara ulaşılacak ve medyanın zorluklarına olası çözümler toplanacaktır. Ulusal farkındalık yaratılırken, medya okuryazarlığı katılımcılara/dinleyicilere doğru bir şekilde anlatılacaktır. Ayrıca, paneller fikirler için açık bir alan oluşturmaya yardımcı olacak, özgürce tartışmaya ve izleyiciyi özgürce bilgilendirmeye yardımcı olacaktır. Çevrimiçi yayın sistemi, izleyicinin sorularını aynı anda konuşmacılara yöneltmesine olanak tanıyacak; bu nedenle herkes için kapsayıcı bir ortam sağlanacaktır. Konsorsiyum ayrıca projenin görünürlüğünü artırmak ve farklı bölgelerden daha fazla gence ulaşmak için Türkiye’nin 3 farklı bölgesinden Marmara, İç Anadolu ve Ege Bölgelerinden 3 farklı kurumun ortaklığı ile oluşturulmuştur. Konsorsiyum üyeleri Anka Gençlik Derneği (Ankara) koordinatörülüğünde, Buldan Vakfı (Denizli) ve Topluma Destek Derneği (Çanakkale) ortaklığında kurulmuştur.

Projemiz hakkında detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

#ankayouthngo #webringtheworldtogether #annalindhfoundation #alfvirtualmarathon #MedyaBiziz #WeTheMedia #buldanvakfı #toplumadestekderneği

Medya Biziz Projemizin 2. Paneli: Sosyal Medya, Blog Yazısı

MedyaBiziz Projemizin İkinci Canlı Paneli Anka Gençlik Derneği Facebook Sayfasında Gerçekleştirildi.

İkinci Panelimizde Sosyal Medya ile ilgili 3 değerli konuşmacımız bizlerle bilgi ve deneyimlerini paylaştılar.

Tolga Kayasu

Spordan magazine, ekonomiden politikaya kadar birçok konudan beslendiğimiz bir mecra arayışındayız ve bunlara anında ulaşmak istiyoruz. Bu haber alma özgürlüğümüz şekil değiştirerek sosyal medyaya kaydı.

 Bunun da yanında konvansiyonel mecradan devam ettiğimizde yani klasik mecralarda gazete televizyon vb. bilgi aldığımız mecralarda da aynı şeyle karşılaşıyoruz. İzlenme sayılarına baktığımızda Youtube ve televizyonun aralarında uçurum kadar fark olduğunu göreceksiniz. Yani insanlar artık televizyon izlemeyi de bırakıyor ve içerik üreten televizyon kanalları da ayriyeten bunları Youtube ve benzeri sosyal mecralara koyarak ilerletmeye çalışıyor. Çünkü artık reklam verenler de ve izleyiciler de burada kanallar artık buraya destek vererek tüketiciye çok daha rahat ulaşabiliyor.

İletişim sürekli kendini yenileyen ve besleyen bir platformdur.

Dünyadaki rakamsal verilere baktığımızda bu veriler ışığında ilerlediğimizi görebiliriz. Dünya üzerinde ki web sitelerinin %3’ü Türklere ait. Dünya sıralamasında 4. sıradayız. Bu verilere bakarak sosyal platformda varlığımızı ortaya koyduğumuz oldukça belli oluyor.

Peki hep konuştuğumuz bu sosyal medya nedir? Aslında sosyal medya bir iletişim mecrasıdır. İçerik üretilen, kişilere dokunabildiğiniz bir platformdur. Sosyal medya yeri geldiğin de insanı yalnızlaştırsa da kullanıcı mecrayı kendi dilin de kullanılırsa sosyalleşme için güzel bir olanak da sağlıyor. Fakat mecrayı kendini ifade etme alanı olarak kullanırlarsa yalnızlaşma yaşanabilir.

Dr. Sevgi Kesim Güven

Yeni medya iletişim teknolojileri ile sosyal medya da geçirdiğimiz süre oldukça fazlalaşıyor. Biz bu süre boyunca -mış gibi yapabileceğimiz, teğet geçebileceğimiz bir sürü ilişkinin içerisinde bulunuyoruz. Sosyal medyada var olan bu gündelik ilişki kurma biçimleri, istemediğimiz ilişkilerden çıkma ve maskelerle canımızın istediği biçime girme olanakları sağlıyor.

Her ilişki biçiminin ilişki araçları olur. Biz bu ilişki biçiminde farklı bir yola giriyoruz. Birbirine değmeyen, daha suskun kalan, daha az kelimenin olduğu, daha çok görsele dayanan bir ilişki biçimine doğru gidiyoruz.

Sosyal medyanın en büyük tehlikelerinden biri gözetleme teknolojisidir. Biz her gün sosyal medya üzerinde bir sürü dijital veri veriyoruz. Gözetlemeye yarayacak bir sürü veri gönderiyoruz. Neyi paylaşacağınızı, neyin mahremiyetinizin içerisinde olmasını istediğinizi düşünmelisiniz. Dolayısıyla mahremiyetinizi sosyal medyada bir şeylere ulaşmak için ortalığa saçmak, sizi bu sistemin gönüllü oyuncusu haline getirir.

Sosyal mecranın vaatleri çok iyi fakat tehditlerine baktığımızda öz benlik sunumunuzu, kendinizi sunma biçiminizi, hazla ilgili aranızdaki ilişki biçiminizi, fantezi penceresinin içerisinde kendinizi fazla kaptırmanızı ve gönüllü olarak verilerinizi vermenizi doğurmaktadır.

Peki siz dijital bir veri haline gelmeyi istiyor musunuz?

Kemal Uysal

İnternet ve sosyal medya yokken ya da eksikken insanlar kendilerini ifade edemiyorlardı, sadece tek yönlü iletişim vardı; gazeteler, televizyonlar, kitaplar bunların hepsi yayınlanan gönderi ile ilgili karşıya herhangi bir veri ya da bir bilgi iletmiyordu fakat sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle bu durum değişti. Artık herkes kendini ifade edebilme olanağı buldu.

Eğer biz sosyal medya araçlarında, dijital araçlarda kendimizi reel hayattaki gibi ifade edebiliyorsak aslında risklerinden de kendimizi koruyor olabiliriz. Ama biz kendimizi gizleyerek önümüze perdeler çekiyorsak, sosyal medyanın veya dijital alanların bize faydaları gerçekten azalıyor.

Sosyal medya kullanıcıları için, sosyal medyayı bilinçli kullandığı taktirde, görüyoruz ki faydaları o internetsiz ya da sosyal medyasız dönemden daha fazla. Hemen hemen bu çağın gençlerinin büyük bir kısmı en öncelikli olarak, eğitimlerini, işlerini, Avrupa fırsatları gibi değişimlerini, onun ötesinde bir eğlence, eğer  tek başınaysa eğlenme kültürünü sosyal medya araçlarından ya da dijital araçlardan çok kolaylıkla giderebilmektedir. Çünkü mekân kavramı yok. Kendisini ifade ettiği, kendisini anlattığı sürece görüyor ki aslında imkanlar o gencin kendisine doğrudan ulaşabilmekte.

Sosyal medyanın geleceğini konuşmamız gerekiyor. Sosyal medyanın bizim için zararı, kârı bunların dışında herkesin kendini ifade ettiği bir özgürlük alanı olduğunu kabul edip, öncelikle sosyal medya konusunda okur yazarlık devletin gündemine ya da hayatımıza girdikten sonra artık bu alanın geleceğini konuşulmaya başlanması gerektiğinin altını defalarca çizebilirim.

Yani özetlemek de gerekirse bundan sonra yaşamın her alanında, her noktasında dijital araç gereçler bizimle beraber olacak. Biz bunun farkında olarak, bu içeriğin bize yansıttığı tüm detayları görerek hareket etmek zorunda olduğumuzu bilmeliyiz.

#MedyaBiziz PANEL 3: MEDYADAKİ OLASI TEHDİTLER, DEZENFORMASYON VE MEDYANIN SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Giriş

Yeni iletişim teknolojilerinin gelişimiyle birlikte hayatımızda büyük dönüşümler başladı. İnternet kullanımının artması, farklı dijital araçların gelişmesi ve sosyal medyanın yaygınlaşması dünyanın gidişatını değiştirdi. İnternet ve sosyal medyanın kullanımının yaygınlaşması ve gündelik hayatın bir parçası haline gelmesi yaptığı birçok olumlu etkinin yanında (hızlı iletişim, zaman-mekan kısıtlarının ortadan kalkmaya başlaması, enformasyona kolay erişim vb.), özellikle sosyal medyada sahte haberlerin hızlı bir şekilde yayılması gibi olumsuz sonuçları da beraberinde getirdi. Bu çalışma da dijital dünyada bilgi güvenliği, medyadaki olası tehditler, dezenformasyon, ayrıca medyanın sağlık üzerindeki etkileri özellikle gençler ele alınıyor.

MEDYADAKİ OLASI TEHDİTLER 

Yaşanan teknolojik gelişmelerin kitle iletişim sektörüne de yansımasıyla medya toplumdaki en etkin güç merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Medya bireylerin tutum ve davranışlarını etkileyebilme ve bunları değiştirebilme gücüne sahiptir. Bunlara paralel olarak medya yöneticileri, editörler ve etkin köşe yazarlarını da içine alan medya elitleri de, toplumsal yapı içinde bu gücü elinde bulunduran gruplar hâline gelmiştir. Medya ulaştığı bu gücüyle, bireylerin tutum ve davranışlarını etkiler.

Medyanın bu şekillendirme ve değiştirme etkisi bireyler, toplumlar ve o toplumların siyasal yapıları üzerinde de belirleyicidir. Bu konuda Amerikalı sosyal bilimci Rivers, medyaya yönelik olarak “ikinci” ya da “öteki hükûmet” şeklinde saptamalar ve betimlemelerde bulunur.

Kitle iletişim araçlarının sahipliğini ya da kontrolünü elinde bulunduran kişi ya da gruplar, haberleri ve iletileri ilgi ve istekleri doğrultusunda tahrip (deforme) edip değiştirebilirler. Böylece insanların kanaatlerini, düşüncelerini ve şeylere yükledikleri anlamları şekillendirme yetisini kendi tekellerinde bulundurmak isteyebilirler. Yine medya kültürel sömürü ve kültür asimilasyonu amacıyla kullanılabilir. Bütün bunlar medyanın bir tehdit konumuna gelmesine neden olur. 

Medyanın potansiyel gücü ve etkilerinin boyutları konusunda birçok araştırmalar yapılmıştır. Yapılan araştırmalar da şu temel bulgular ortaya konmuştur;

  • Kitle iletişimi alanında ileri derecede gelişmiş teknolojilerin kullanılması, medyaya çok geniş dinleyici ve izleyici kitlelerine ulaşma olanağı ve fırsatı tanımıştır. Kitle iletişim araçlarına sahip olanlarla bu araçların kontrolünü elinde bulunduranların konumu çok önemlidir. Kültür endüstrisi alanında hızlı bir artış gösteren tekelleşme, medyada da tekelleşmeye yol açmaktadır ve bu toplumlar için çok ciddi tehlikeleri de beraberinde getirerek önemli bir tehdit unsuru hâlini almaktadır. (BİRGÜL)
  • Kitle iletişim araçlarını elinde bulunduranlar aynı zamanda, bu sahipliğin bir getirisi olarak, düşünce ve zihinsel üretim araçlarını da kontrolleri altında tutma olanağına sahip olmuştur. En azından potansiyel olarak kitle iletişim araçları, bireylerin duygu, düşünce ve inançları üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Bunun bir sonucu olarak da bireylerin tutum ve davranışlarını değiştirebilecek bir güce sahiptir. Meydana getirilebilecek bu değişikliğin yönü olumlu yönde olabileceği gibi, olumsuz yönde de olabilir. Bu durum birçok faktöre bağlı olarak toplumdan topluma ya da aynı toplum içinde zamana bağlı olarak farklılık gösterebilir. Bu toplumlar için önemli bir tehdittir.
  • Hızlı kentleşme ve sanayileşme kent insanını, kitle iletişim araçları karşısında göreceli de olsa savunmasız, çaresiz ve onlardan kolay etkilenir hâle getirmiştir. Hızlı kentleşme ve sanayileşmeye paralel olarak dengesiz yapıda, anomik ve yabancılaşmış bir toplum türü ortaya çıkmıştır. Kendine ve toplumuna yabancılaşmış, kaypak, kural tanımaz, boşluk-anlamsızlık-değersizlik duyguları içinde bulunan bireylerden oluşmuş bu toplumlar doğaları gereği kolay yönlendirilebilir (manipülasyona açık) bir konuma gelmişlerdir. 

MEDYA VE DEZENFORMASYON

Toplumun beklentilerini şekillendirmek amacıyla, çeşitli çıkar gruplarının kendi yararlarına hizmet edecek şekilde bilgi ve verileri çarpıtarak kullanmaları medyada oldukça yaygın olarak görülen bir durumdur. Dezenformasyon kullanan taraf, hedef kitlesinin algısı üzerindeki hâkim bilgi/veri/haber seti üzerinde çarpıtmalar gerçekleştirmek istediği için dezenformasyona başvurur. Kaynakları çeşitlendirmek dezenformasyonu daha etkili kılar. Dezenformasyonun daha da incelmiş hâli, bazı gelişmeleri engellemek için o gelişme potansiyelini boğacak tehdit edici, bastırıcı haber ve yorumlar yapmaktır. Kısaca dezenformasyon;

– Rakibi yanıltmak için ortaya sürülen yanlış bilgi. 

– Düşüncelere sevk ederek paranoyaklaşmasında rol alan önemli bir etken. 

– İnsanları yanıltma amacıyla yanlış, fazla ya da eksik bilgi vermek vb.

olarak tanımlanabilir.

Bazı güç odaklarının ve gizli servislerin, tarihin her döneminde dezenformasyona başvurdukları bilinmektedir. Haberler, bilgiler, sinyaller tarihin hiçbir döneminde görülmemiş bir hızla tüm yerküreye yayılmaktadır. Ancak, Enformasyon Çağı’nda bu türden etkinliklerin çapı ve etkileme alanı genişlemektedir.

Daha çok bir medya terimi olarak kullanılan “dezenformasyon” aslında anlamı “yanlış bilgi verme” değil, “bilgisizleştirme” olan kelimedir. Sosyal paranoya yaratılmasında kullanılan etkili bir yöntemdir. 

Dezenformasyon’a anlam olarak yakıştırılan, aslında “misinformation” kelimesinin gerçek anlamıdır. Dezenformasyon, yanıltıcı (yersiz, ilgisiz parçalı ya da yüzeysel) enformasyon, yani insanda bir şey hakkında bilgi sahibi olma illüzyonu yaratan, oysa aslında insanı bilgilendirmekten uzaklaştıran enformasyon demektir. Dolayısıyla medyada da yanıltıcı, doğruluk payı olmayan, abartılı, saptırılmış vb bilgilerle karşılaşmak mümkündür. “Yanlış bilgilendirme, kafa karıştırıcı veriler ve sahte haberler şüphesiz kamu güvenliği ve sağlığı için açık ve mevcut bir tehlike oluşturmaktadır. Habercilerin önceliği toplum ve toplumun sağlığı olmalıdır” (Prof. Dr.Yasemin Giritli İnceoğlu ).

MEDYA VE SAĞLIK

Gelişen yeni teknoloji ile birlikte sosyal medya bizim için hayatımızın en önemli yerini işgal eden sanal bir arkadaş, bir danışman olmuştur. Kimseyle konuşamadığımız birçok konuları onunla paylaşmaktan, en gizli konuları  ilk önce ona danışmaktan çekinmeyiz. Hayatımızın böylesine içine girmiş olan ve bize büyük kolaylıklar sağlayan bu dijital dünyanın, sağlık konusunda da bilinçli kullanıldığında faydalar, bilinçsiz kullanımda ise zararlar getireceği aşikardır. 

Sağlık enformasyonu bireylerin sağlıklarını korumalarına ve güçlendirmelerine sağladığı katkı bakımından aynı zamanda toplum sağlığının korunması ve güçlendirilmesi konusunda da önemli bir araçtır. Bu konuda sosyal medya sağlık enformasyonunun sunumu konusunda diğer medya araçlarına oranla çok daha hızlı bir şekilde çok daha geniş kitlelere ulaşma imkânı sunması sebebiyle sağlık iletişiminde kullanılan aktif araçlardan birisi konumundadır. Öyle ki vatandaşlar için sağlıkla ilgili bilgiye zahmetsiz ve hızlı ulaşma imkânı sunan sosyal medya sağlığın geliştirilmesi ile güçlendirilmesi konusunda destekleyici bir unsur olarak işlev üstlenir.

Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi CDC tarafından yayınlanan Sağlık İletişimi Uygulayıcıları İçin El Kitabı’nda medya araçlarının ve diğer iletişim teknolojilerinin sağlık iletişimi konusunda kullanımının hızla arttığını ve sağlık bilgisi sunumunda milyonlarca insana ulaşma imkanı sunan etkili bir araç haline geldiklerini belirtmiştir. Zira sosyal medyanın sağlık iletişimi üzerinde birçok olumlu etkiye sahip olduğunu belirterek bu faydaları şu şekilde ifade etmiştir;

  • Sağlık ve korunmayla ilgili bilginin daha etkin ve hızlı aktarılmasını sağlar, hedef kitleyle olan iletişimi güçlendirerek bilgi paylaşımını kolaylaştırır.
  • Bilginin çok daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlar.
  • Belirlenmiş olan hedef kitlelere uygun ve motive edici sağlık mesajlarını kişiselleştirerek etkisini arttırmaya imkan sağlar.
  • Karşılıklı iletişimi, irtibat kurmayı ve toplumun katılımını kolaylaştırır.
  • İnsanları daha güvenli ve sağlıklı karar almalarına katkı sağlar.
  • Sosyal medyayı sağlık iletişim etkinliklerinin içerisine dahil eder.
  • Sosyal medya insanların sağlık bilgisini istedikleri zamanda, istedikleri yerde almalarına imkan sağlar.

Sosyal medya hastaların sağlıkla ilgili bilgileri dolaysız ve aracısız olarak güvendikleri doktorlardan alma imkanı sunarken diğer taraftan ise özel yazılımlar vasıtasıyla doktorların sağlık bilgilerini hastalarına ulaştırmalarına imkan tanınır. Bu özelliği ile de sosyal medya hasta ve doktor ilişkilerini güçlendiren bir etkiye sahiptir. Ancak sosyal medyanın diğer medya araçlarından farklı olarak kişilerinde içerik oluşturmasına imkan sağlaması ve kontrolünün güçlüğü sebebiyle avantajlar gibi dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Zira bir ilaç veya tedavi yöntemini kullanan bir kişinin bunu sosyal medyada tavsiye etmesi aynı ilaç ve tedavinin herkes için aynı sonucu vermeyeceği için sunulan bu bilgi faydadan çok zarar veren yanıltıcı bir bilgiyi içerebilmektedir. Bundan dolayıdır ki sosyal medyanın kontrolsüz gücü sağlık enformasyonu konusunda yanlış ve yanıltıcı birçok bilgiyi de beraberinde getirir.

Özellikle sağlıkla ilgili konularda herkesin paylaşımda bulunabiliyor olması diğer bireylerin tedavi ile ilgili kararlarını doğrudan etkiler. Öyle ki Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırma internet kullanıcılarının %61 gibi yüksek bir oranının sağlık konusundaki bilgileri internetten temin ettiklerini ortaya koyuyor. Facebook üzerinde kronik hastalıklarla ilgili 1200 sayfa bulunuyor ve kronik hastaların %75 gibi çok ciddi bir kısmı internetten ulaştıkları tedavi yöntemlerini uyguluyorlar. Yine Manhattan Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir araştırmaya göre ABD’de doktorların %39’u birebir tedavi veya muayenenin gerekli olmadığı durumlarda hastalarıyla internet üzerinden iletişim kuruyorlar. Bu açıdan incelediğimizde sosyal medya sağlık konusunda insanların karar verme süreçlerini doğrudan etkileyen hayati öneme sahip bir araç konumunda. Bu araç kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde kullanıldığında birçok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. “Dijital ve sosyal medya hayatımızda önemli bir pozisyonda. Sosyal medya kullanıcıları günde ortalama 6 saatini internette geçiriyor. Sosyal medya bağımlılığı gençlerimiz için en önemli sorunlardan biri” (Fatih Katipoğlu).

Bu nedenle, sosyal medyanın sağlığın geliştirilmesi ve güçlendirilmesi konusunda etkin bir araç olması, kullanıcıların sunulan her bilgiyi kontrolsüz bir şekilde doğru kabul etmek yerine bilginin kaynağını, doğruluğunu kontrol ederek yanıltıcı bilgiye karşı farkında olmaları ve bu ölçüde sosyal medyayı bilinçli kullanmaları ile mümkün olacaktır.

Bunun yanı sıra, “sosyal medyanın nefret söylemlerinin son derece hızlı türediği bir yer, gerçek hayatta kolaylıkla dile getirilmeyecek söylemlerin daha rahat kullanılabilen bir yer olmasının, kişilerin ruh sağlığını da olumsuz etkilediği bir gerçektir. Bu söylemler yüzünden insanların kaybolan kendini güvende hissetme duygusunu yeniden kazanabilmeleri için terapi koltuğunda saatler harcadığı da bir gerçektir” (Psikolog Şebnem Dal Üzülmez).

SONUÇ

İnternet kullanımının yaygınlaşması, dijital araçlarının sayısının artması ve sosyal medya kullanımının hayatımıza girmesi hem bireyleri ve gündellik yaşamı etkiliyor. Bilgiye erişmek artık daha kolay ama ulaşılan bilginin güvenilirliğini sorgulamak gerekiyor. Eksiden bilgi örneğin gazeteciler tarafından üretilirken bugün sosyal medyada her birimiz bir gazeteci gibi fikir ve görüşlerimizi paylaşabiliyoruz ya da bir doktor gibi ilaç tavsiyesinde bulunabiliyoruz.

Sosyal medya sağlık konusunda olduğu gibi birçok konuda sadece gençlere değil çoğunluğa bir başucu kaynağı niteliği taşıyor. Her geçen gün büyüyerek gelişen dijital dünya, kişi ve kurumları teker teker içine alırken toplum olarak değişmemizde rol oynuyor. Bu özelliği ile de sosyal medya günlük hayatta kullandığımız basit bir araç olmanın ötesine geçerek hayatımızı şekillendiren bir güce dönüşüyor. Öyle ki insanlar için hayati öneme sahip olan sağlık konusunda dahi insanların sıklıkla başvurduğu önemli bir araç olarak işlevselliğini korumaya devam ediyor. Bu yüzden geçen gün dijitalleşen dünyada dezenformasyona karşı uyanık olmamız gerekiyor. Her konuda olduğu gibi seçme hakkının kişilere ait olduğu unutulmamalıdır. Bireylerin doğru bilgiyi ayırt etme, anlama, analiz etme, üretme ve paylaşabilme becerilerini edinebilmeleri için hazırlanacak eğitim programları ile erken yaşlarda tanışmaları sağlanmalıdır. Böylelikle toplum bu yeni dijital dünyaya uyum sağlayabilir ve doğru bilgiyi seçme konusunda güçlendiği için hepimiz için daha güvenli bir dünyanın inşası mümkün hale gelir.